Stres, adaptasyon ya da tepki gerektirmekte olan herhangi bir tehlikeye karşı vücudun göstermiş olduğu doğal tepkilerden biridir. Risk içermesiyle birlikte gözlemlenmekte olan bu durum, gerçek bir olay ya da zihnin tehdit edici olarak algılamış olduğu bir şey olabilmektedir. Kişinin korunabilmesi açısından meydana gelen stres tepkisi sık sık gözlemlenmesi durumunda bireyin yaşam kalitesinde düşüş yaşanabilmektedir. Gündelik yaşamda okul, ev, iş ve aile ortamlarındaki çeşitli sebeplerden kaynaklı olarak strese neden olabilmektedir. Bununla birlikte ekstra olarak öngörülemeyen ya da belirsizlik içeriğine sahip olan durumlarda da içsel çatışmalar da meydana gelebilmektedir ve bu durum gün içerisindeki yaşam olaylarının yanı sıra bir stres durumu haline gelmektedir.
Travmatik yaşantılarda ise öngörülememekte olan ya da belirsizlik içeriğine sahip olan durumlarda içsel çatışmalar meydana gelmekte ve bu stres kaynağı haline gelmektedir. Değişim ve uyum gerektirmekte olan durumlarda mevcut başa çıkma stratejilerinin yetersiz olması durumunda stres yaşanması kaçınılmaz bir hal almaktadır. Stres hem fiziksel hem de ruhsal anlamda pek çok zarara sebep olabilmektedir. Peki, stresin zararları nelerdir?
İçerik Başlıkları
Stresin Zararlı Etkileri Nelerdir
- Kilo kontrolü: Stres ile mücadele esnasında vücut tarafından yüksek oranda adrenalin salınmaktadır. Vücut bu adrenalin patlamasıyla birlikte başa çıkabilmek açısından enerjiyi yenilemeye ihtiyaç duymaktadır. Pek çok kişi stresle birlikte gelen akut açlıktan kaynaklı kontrolsüz bir şekilde yemek tüketimi sağlamaktadır. Açlık durumunu bastırabilmek açısından yağlı, tuzlu ve karbonhidrat açısından zengin besinlerin tüketilmesiyle birlikte gerginliğin azalttığını ve sizi onlara bağımlı bir hale getirdiği düşünülmektedir. Stres durumunun devam etmesiyle birlikte diyetlerin faydasız olduğu sürece açlık hissinden kurtulmak zor bir hale gelmektedir. Bu durum da kilo kontrolünün zorlanmasına neden olmaktadır. Stresle birlikte meydana gelen kilo sorunlarının düzenlenmesinde düzenli egzersiz, beslenme ve uyku durumları etkili olmaktadır.
- Sürekli olarak soğuk algınlığı geçirmek: Stres ve bağışıklık arasında ters bir ilişki yer almaktadır. Stres seviyesinin yüksek olmasıyla birlikte bağışıklık sisteminde düşmeler meydana gelmektedir. Bağışıklık sistemindeki bu düşüklük, şiddetli ve kronik stres durumları için de geçerli olmaktadır. Bağışıklık sisteminin azalmasıyla birlikte çeşitli sağlık problemlerine karşı yatkınlığa neden olabilmektedir. Bu sebeple de aşırı derecede stres altında olunması, sürekli soğuk algınlığına neden olabilmektedir.
- Mide ağrısı: Beyin ve bağırsak arasındaki merkezi sinir sistem aracılığı ile güçlü bir bağlantı bulunmaktadır. Gı kanalına, beyni ve gastrointestinal sistemini birbirine bağlamakta olan merkezi sinir sisteminin uzantısı olan enterik nöral sistemle birlikte bağlantı kurmaktadır. Normal fizyolojik süreç, bu bağlantıyla birlikte stresli ya da kaygı uyandırmakta olan koşullarda ağrılı olarak yorumlanmaktadır. Stres esnasında vücutta hormonlar ve nörotransmitterler salınmaktadır. Bağırsak hareketliliğini ya da midenin ve atıkların vücuttan atılmasını olumsuz şekilde etki gösterebilmektedir. Stres aynı zamanda midedeki hassas bakteri dengesini bozmasıyla birlikte gastrointestinal rahatsızlıklara yol açabilmektedir.
- Düşük libido: Stres vücutta adrenalin ve kortizol salınımına sebep olabilmektedir. Özellikle de kronik stres, vücuttaki hormon seviyelerine müdahale ederek düşük libido seviyesine neden olabilmektedir. Strese yanıt olarak, arterler kan akışının daraltmakta ve engellemektedir. Bu durum da erektil disfonksiyona katkı sağlayabilmektedir. Stres, dikkat dağınıklığına neden olmasıyla birlikte cinsel istekten uzaklaşmasıyla birlikte libido seviyesinin düşmesine neden olabilmektedir.
- Saç dökülmesi: Saç dökülmesi genel olarak hormonal ve dihidrotestosteron (DHT) duyarlılığı gibi genetik faktörlerden kaynaklı ortaya çıkabilmektedir. Bununla birlikte, bazı durumlarda, stres gibi dış etkenler kaynaklı saç dökülmeleri meydana gelebilmektedir. Strese bağlı oluşabilecek saç dökülmeleri çevresel kaynaklı olabilmekte ve stres yönetilebildiğinde daha kolay bir şekilde kontrolü sağlanabilmektedir. Örnek vermek gerekirse, yaralanma, ameliyat ya da hastalık sonucunda ortaya çıkan aşırı fiziksel ya da duygusal stres, iki çeşit saç dökülmesinden birine neden olabilmektedir. Alopesi areata, beyaz kan hücrelerinin saç köklerine saldırmış olduğu stresten kaynaklı bir saç dökülme durumudur. Tüm saç derisi ve hatta vücut kıllarının etkileyebilmesine rağmen, bu saç dökülmesi formu ile birlikte saçlar haftalar içerisinde dökülme sağlayabilmektedir. Saç kendi kendine uzayabilmekte, fakat tedaviye ihtiyaç duyulabilmektedir. Telogen effluvium, daha az şiddetli saç dökülmesi çeşidinde, saçın büyümesi durmakta ve dökülme öncesinde 2 ya da 3 ay boyunca hareketsiz kalmaktadır. Daha sonrasında ise 6 ila 9 ayda tekrar büyüme göstermektedir.
- Dikkat dağınıklığı: Sürekli olarak korku, stres ve aşırı endişeli olma durumu kaygı belirtileri yapılmakta olan işe odaklanma durumunu zorlaştırabilmektedir. Düzenli olarak kaygı durumu yaşanması yaşam kalitesinde olumsuz etkiler yaratabilmekte aynı zamanda kişinin kaygı bozukluğuna neden olabildiğini gösterebilmektedir.
- Uyku problemleri: Stres, sık sık meydana gelen uyku problemleri olan uykusuzluk sorunlarına neden olabilmektedir. Uykusuzluk, uykunun başlaması, devamlılığı, pekiştirilmesi ya da genel uyku kalitesiyle ilgili kronik sorunlarla karakterize olmaktadır. Uykusuzluk problemi yaşayan kişiler, belirli bir gecede uyuyabilmek açısından yeterli bir zaman dilimine sahip olmalarına ve loş bir alanda uyumalarına rağmen, uyanık olmaları durumunda ise gündüz aşırı uykulu bir halde, yorgunluk, sinirlilik ve diğer bozukluklar yaşanabilmektedir. Mevcut tahminlere göre, yetişkinlerin %10-30’u uykusuzluk problemi yaşamaktadır. Herkes sürekli stres nedenini kronik uykusuzluk olarak geliştirmemekte, ancak anksiyete bozukluğu olan kişilerin uykusuzluk belirtilerini yaşama olasılığı daha yüksektir. Bununla birlikte, gün içerisindeki yaşam ya da değişimlerden kaynaklı kişinin uyku planlamasında ortaya çıkan değişimler de uykusuzluğa sebep olabilmektedir. Kronik uykusuzluk bir kez yaşanması durumunda insanlar genel olarak uyku ve hayatlarının diğer yönleriyle ilgili endişeye kapılmaktadır. Bu durumda gün içerisindeki stres de artış görülmesi ve uykusuzluk semptomlarının şiddetli bir şekilde görülmesine neden olabilmektedir.
- Baş ağrısı: Gerilim tipi baş ağrıları, sık sık karşılaşılmakta olan baş ağrıları çeşitleri olarak bilinmektedir. Bu baş ağrısı çeşidinde stres ve kas gerginliği genel olarak etken olabilmektedir. Gerilim baş ağrıları tipik olmasıyla birlikte mide bulantısı, ışığa karşı hassasiyet ve kusma gibi semptomlara neden olmamaktadır. Bu baş ağrısı çeşidi, zonklayan bir ağrıdan ziyade sabit bir ağrıya neden olabilmekte ve başın her iki kısmında da etki gösterebilmektedir. Gerilim tipi baş ağrıları kronik bir hal alabilmektedir. Sık sık ya da her gün ortaya çıkabilmektedir. Baş ağrısı tetikleyicilerini belirlemesiyle birlikte bunlardan kaçınılmasıyla birlikte gerilim tipi baş ağrısı önlenebilmektedir. Düzenli olarak uyku, egzersiz ve beslenme devamlılığı sağlamak da faydalı olabilmektedir. Düzenli ya da sık sık bir şekilde ortaya çıkan gerilim baş ağrıları, bilişsel-davranışçı terapi, gevşeme terapisi ya da biyolojik geri bildirim gibi terapiler baş ağrılarının giderilmesi ya da ortadan kalkması açısından katkı sağlayabilmektedir.
İlaçlarla Stresi Azaltmak Mümkün Mü
Stresi her ikisi de temelde kimyasal olarak çalışan sistemler olarak vücudun ve beynin bir işlevi olmasıyla birlikte stresi azaltmak ve stresten uzak durmak açısından çok çeşitli ilaçların kullanımı sağlanabilmektedir. Stresin azalması açısından kullanımı sağlanan tek bir ilaç çeşidi bulunmamaktadır. Bunun yerine, doktorlar tarafından stresle ilgili belirli bir semptomların tedavisi açısından çeşitli ilaçların kullanımı açısından reçete edilebilmektedir.
Sakinleştirici, antidepresanlar ve beta blokerler, insanların stresle başa çıkmasına yardımcı olması açısından kullanımı sağlanan ilaçlara örnek verilmektedir. Stresin azalması açısından ilaç kullanımı söz konusu olmasından dolayı bir uyarı kelimesine ihtiyaç bulunmaktadır. Stresin azalması açısından kullanımı sağlanan ilaçların çoğunluğu bağımlılık yapmaktadır. Dikkatli bir şekile kullanımı sağlanılmaması durumunda bu çeşit maddelerin tüketilmesi sonucunda ciddi davranış ve sağlık problemlerine neden olabilmektedir.
Stres Nasıl Azaltılır
Stres ile etkili bir şekilde başa çıkabilmek açısında öncelik olarak stresin kişinin yaşantısının hangi kısmından dolayı kaynaklandığını bulmak gerekmektedir. Belirli durumlarda tam olarak rahatsız olunmakta olan durumun ne olduğu tespit edilmesi oldukça önem taşımaktadır. Aynı zamanda o an içerisinde yaşamış olduğunuz duyguları ve bu duygulara verilmekte olan tepkileri gözlemlemek gereklidir. Daha sonrasında problemin çözümüne yönelik bir adım olarak yaşanılmakta olan bu durumun değiştirmek açısından yapılması gerekenler düşünülmelidir. Bazı kişiler alkol tüketimi sağlayarak ya da çok fazla yiyecek tüketerek stresi azaltmaya çalışmaktadır. Bu eylemler geçici olarak yardımcı olmasıyla birlikte uzun süreli strese katkı sağlayamamaktadır.
Kafein aynı zamanda stresi etkilemekte olan birleştiricilerden biridir. Sağlıklı ve dengeli bir diyet planlamasında stresle mücadeleye katkı sağlayabilmektedir. Egzersizin fiziksel sağlık faydalarına ekstra olaraki etkili bir stres giderici olduğu da gösterilmiştir. Rekabetçi olmayan aerobik egzersizi ağırlıklarla birlikte güçlendirebilir ya da yoga gibi hareket aktivitelerini uygulayabilirsiniz. Aerobik egzersizin daha iyi hissetmek ve bu olumlu tutumun devamlılığını sağlayabilmek açısından yardımcı olmakta olan doğal maddeler olan endorfinleri saldığı da belirtilmektedir. Her gün dinlenmek açısından zaman ayırmak stresi yönetmeye ve vücudun stresin etkisinden korumaya katkı sağlamaktadır. Derin nefes alma, kas gevşetme ve farkındalık meditasyonu gibi çeşitli teknikler buna yardımcı olabilmektedir.
Gerçekçi hedefler ve beklentilerin belirlenmesi açısından stresi azaltmaya yardımcı olabilmektedir. Kişinin kontrol edilebileceği şeyler hakkında farkında olmalı ve kontrol edemediği şeyleri kabul etmeye çalışması gerekmektedir. Stres ile başa çıkmakta zorlanılması durumunda kendine yüklenilmesi yerine çevreden ya da bir uzmandan destek alınması önem taşımaktadır. Bu sebeple de kişi bunalmış ya da kapana kısılmış hissetmesi durumunda endişeye kapılabilmekte veya gün içerisindeki rutinleri yerine getirmekte ya da işte, evde ya da okulda sorumluluklarının yerine getirebilmek açısından zorluk yaşaması durumunda ise bir uzmandan destek alınması önerilmektedir.