Hastalık yapabilecek kapasitedeki mikrop ve virüsler vücuda girdikten sonra bağışıklık sistemi bu mikrop ve virüslerle savaşmaya başlamaktadır. Ancak bu mikrop ve virüslere karşı verdiği mücadelede bağışıklık sistemi bazen bazı faktörlerden etkilenerek zayıf düşebilir. Bu nedenle de bazı hastalıkları çok ağır geçirilebilir ya da bu hastalıklara yeniden yakalanılabilir.
Bu konumuz ile ilişkili olan –> Korona Öksürüğü Nasıl Geçer konulu yazımıza da göz atabilirsiniz.
İçerik Başlıkları
Koronaya Karşı Güçlü Bağışıklık Sistemi
2019 yılı içerisinde Çin’de görüldükten sonra akıl almayacak bir hızla dünyaya yayılan Covid-19 virüsü de sağlığımızı, hatta hayatımızı tehdit eden virüsler arasında yer almaktadır. Covid-19 virüsü vücuda girdikten sonra hastalığın seyrini tamamen bağışıklık sisteminin gücü belirlemektedir.
Güçlü bir bağışıklık sistemi ise beslenme alışkanlığı ve yaşam tarzı ile bire bir ilişkilidir. Bu nedenle bağışıklık sistemini baskılayarak zayıf düşüren hareketsiz yaşam tarzı, yanlış beslenme alışkanlıkları, stres, düzensiz uyku ve sigaradan kesinlikle uzak durmalıdır. Unutmayalım ki bunlar hayatımızda var olduğu sürece bağışıklık sistemimizi güçlü tutmanın bir yolu yoktur. Bağışıklık sistemimizi güçlü tutmanın yolu yaşam tarzımızda ve beslenme alışkanlıklarımızda yapacağımız sağlıklı değişimlerden geçmektedir.
D Vitamini Korona Semptomlarını Hafifletiyor
Vücutta D vitamini eksikliği riskini artıran en önemli faktörler güneş ışığından yeterince faydalanamama, yaş, bazı kronik rahatsızlıklar ve obezitedir. Şu da bir gerçek ki bağışıklık sistemimizin güçlü olması için kesinlikle D vitaminine gereksinimi vardır. Solunum yolu enfeksiyon riskini azaltan D vitamininin, Covid-19 virüsü semptomlarını hafifletebileceği yapılan araştırmalardan sonra ciddi bir şekilde düşünülmeye başlandı. Ayrıca 1918-1919 yılları arasında görülen grip salgını üzerine araştırmacılar tarafından yapılan araştırmalar neticesinde kanında yeterli miktarda D vitamini olan hastaların ölüm riskinin daha düşük olduğu belirlenmiştir.
Covid-19 virüsü enfekte olduktan sonra hastaneye yatan vakalar içerisinde D vitamini eksikliği olan vakalarda görülen semptomların daha şiddetli olduğu ve ölüm riskinin de daha fazla olduğu gözlendi. Yine Covid-19 semptomları ile D vitamini arasındaki ilişkiye yönelik İspanya’da gerçekleştirilen bir araştırmada, Covid-19 virüsü enfekte olduktan sonra hastanede tedavi gören 50 vakaya D vitamini formu olan kalsifediol verilirken, 26 vakadan oluşan diğer gruba ise D vitamini verilir. Bütün vakalara eşit miktarda hidroksiklorokin ve azitromisin verilir. Hastanedeki tedavisine D vitamini ile devam edilen vakalardan sadece 1 vaka yoğun bakımda tedavi görürken, tedavisine D vitamini ile devam edilmeyen vakaların yarısı yoğun bakımda tedavi görür.
Vücuttaki D vitamini eksikliğinin Covid-19 virüsü semptomlarının şiddetini artırma olasılığının yüksek olduğu uzmanlar tarafından değerlendirildiği için pandemi sürecinde D vitamini seviyesinin takip edilmesinde yüksek fayda var.
Bol Bol Su Tüketin
Yetişkin bir insanın vücudunun yüzde 60’ı sudan oluşmaktadır. İnsan vücudundaki suyun yüzde 15’inin kaybedilmesi halinde ise hayati tehlike ortaya çıkabilir. Bu nedenle bir insan beslenmesine ne kadar dikkat ederse etsin gün içerisinde yeterli miktarda sıvı almaya çok dikkat etmelidir. Günlük su tüketiminin önünde ciddi engel teşkil eden çay ve kahve tüketimi ise mutlaka sınırlandırılmalıdır. Ayrıca gün içerisinde içilen diğer içeceklerin suyun yerini tutmayacağı da bilinmelidir.
Sosyal medyada her 15 dakikada bir su içilirse Covid-19 virüsünün vücuttan atılacağına yönelik yanlış bir algı vardır. Hiçbir bilimsel dayanağı olmayan bu tür bilgilere kesinlikle inanmamak gerekiyor.
Covid-19 virüsünün en ciddi semptomlarından olan yüksek ateş ve iştahsızlık vücudun sıvı dengesini bozabileceğinden günlük 2-3 litre su tüketmeye çok dikkat edilmelidir.
Koronaya Karşı Zencefil ve Zerdeçal
Son zamanlarda zencefil ve zerdeçalın Covid-19 virüsünün vücutta tutunmasını kolaylaştırdığına yönelik iddialar ortaya atılsa da bu asılsız iddialara inanıp sakın zencefil ve zerdeçal tüketmekten geri durmayın. Zencefil ve zerdeçal güçlü antiviral etkileri olan ve Covid-19 virüsüne karşı en etkili şekilde savaşan iki bitkidir. Zencefil ve zerdeçal Covid-19 virüsü semptomlarını kesinlikle artırmamakta, tam aksine hem Covid-19 virüsünden korunmada, hem de Covid-19 virüsü enfekte olduktan sonra tedavi sürecinde oldukça etkilidir. Ayrıca Çin, içerisinde zencefil ve zerdeçalında bulunduğu bitkisel karışımları Covid-19 virüsünün tedavisinde kullandığını bizzat açıkladı.
Covid geçirenlerin nefes darlığı çekme ihtimalleri de yüksektir. Aşağıdaki yazımıza da göz atmanızı tavsiye ederiz:
Covid-19 Virüsüyle Savaşan Vitamin ve Mineraller
Vücudumuza Covid-19 virüsü enfekte olduğu takdirde vücudumuz bu virüsle savaşabilmek ve virüsün hakkından gelebilmek için bütün vitamin ve minerallere gereksinim duyar. Bunun içinde günlük beslenme programında her besin öğesine yer verilmelidir. Özellikle de bol miktarda E vitamini, çinko ve selenyum barındıran yağlı tohumların tüketimi ihmal edilmemelidir. Yağlı tohumlar içerisinde yer alan badem, ceviz, fındık gibi besinler gün içerisinde ölçülü miktarda tüketilmelidir. Yine C vitamini bakımından çok zengin olan turunçgiller tüketimi de ihmal edilmemelidir. Vücudun A vitamini gereksinimini karşılamak ve bağırsak florasının güçlü olması için tam tahıllı gıdalar ve sebzelerin yanı sıra çözünür ve çözünmez lifleri yeterince almaya çok özen gösterilmelidir. Ayrıca fermente gıdalar arasında yer alan yoğurt, turşu, kefir ve sirke tüketimi olmazsa olmazdır. Boğaz enfeksiyonunun şiddetli olduğu zamanlarda ıhlamur, adaçayı gibi bitki çaylarının içerisine zencefil eklenerek tüketilebilir.
Yukarıdaki sayılanlar ile birlikte koronaya ne iyi gelir sorusunun henüz %100 kanıtlanmış bir cevabı da yoktur. Bugüne kadar koronaya yakalanan hastalar arasında yapılan araştırmalara göre bol bol dinlenmek ve bağışıklık sistemini güçlendirecek besinler almak yapılabilecek en doğru hareketlerden olacaktır.
Bu konuda kişide önceden var olan hastalıklar, alerjik reaksiyonlar ve birçok etken de belirleyici olabildiği için bu yöntemleri uygulamadan önce mutlaka doktora danışın.