Kalbi beslenmekte olan damarlarda veya kapaklarda, bazen de kalbin hiç beklenilmeyen bir yerinde meydana gelen küçük bir problem hayatınızı etkileyebilmektedir, hatta kimi zamanda da belirlemektedir. Yaratmış olduğu ciddi sonuçlar itibariyle, erken teşhisin konulması oldukça önem taşımakta olan kalp hastalıkları arasında en sık karşılaşılan ve tedavi yöntemleriyle ilgili tüm faydalı bilgileri bu yazımızda sizler için derledik. Peki, kalp rahatsızlıkları ve nedenleri nelerdir? Aynı zamanda kalp sağlığının olumsuz yönde etkilenmesine neden olan tansiyon belirtileri nelerdir? Hep birlikte inceleyelim.
İçerik Başlıkları
Kalp Nerede
Kalp, bir pompa gibi, kanı dokulara dağıtma görevini sağlamakta olan yoğunluk olarak kas ve bağ dokusunda oluşmakta olan yaklaşık olarak yumruk büyüklüğünde bir organdır. Kalp göğüs kafesinin altında, diyaframın üzerinde akciğerlerin arasında sol tarafa biraz daha yakın bir konuma sahiptir.
Kalp Hastalıkları Nelerdir
- Doğuştan gelmekte olan kalp hastalığı,
- Koroner arter hastalığı,
- Kalp ritminde bozuklukla birlikte meydana gelen kalp hastalıkları,
- Dilate kardiyomiyopati (kalp karıncıklarının genişlemesi)
- Miyokard enfarktüsü (kalbin kas tabasının oksijensiz kalması olarak adlandırılmaktadır),
- Kalp yetmezliği
Kalp Damar Hastalıklarında Meydana Gelen Önemli Durumlar
- Kalp Krizi:
Kalp krizi, kalp damarlarının ani bir şekilde tıkanması sonucunda meydana gelmektedir. Toplumda yıl içerisinde görülme oranı ise 0.6’dır. Kalp krizi belirtileri ise şu şekildedir;
- Hastanın göğüsünde yanma, baskı ve sıkışma hissiyatı bulunmaktadır. Bu şikayetler çeneye ve kollara doğru yayılması da söz konusu olabilmektedir.
- Bulantı ve kusmaya soğuk terlemenin eşlik etmesi tanının güçlenmesini sağlamaktadır. Şikayetler ani bir şekilde başlamaktadır. Ayrıca hastanın bulunmuş olduğu yerden zamandan ve aktivitesinden bağımsız bir şekilde gelişim sağlamaktadır.
- Şikayetler ortalama olarak 30 dakikada fazla sürmektedir. Bu durumdaki kişilerin, derhal bir ambulans ile birlikte en yakın kalp merkezi ya da hastanenin acil servisine götürülmesi gerekmektedir.
- Hayati tehlikenin söz konusu olmasından dolayı bu durumda en etkili olan müdahale, hastanelerde yapılmaktadır. Fakat risk durumu yüksek olsa da, her kalp krizi ölüm ile sonuçlanmamaktadır.
Kalp Krizi Öncesi Durum:
- Pıhtı tarafından tıkanmaya meyilli olan tıkanan ve kendiliğinden açılmakta olan kalp damarı bulunmaktadır. Bu durumun yaratmış olduğu şikayetler kalp kriziyle aynıdır. Fakat şikayetlerin şiddeti daha az olmasıyla birlikte şikayetlerin süresi de gün boyu devamlılık sağlayabilmektedir. Bu durum acil müdahale gerektirmesiyle birlikte hastanın en yakın acil servise götürülmesi önerilir.
- Egzersizle gelen göğüs ağrısı, herhangi bir iş esnasında gelen baskı şeklindeki göğüs ağrısı da, kalp damar hastalığının belirtilerinden biridir.
- Yürüyüş, merdiven ve yokuş çıkma, yemekten sonra ya da soğuk havalarda yürüyüş esnasındayken göğsünüze baskı, yanma, ağırlık hissiyatı oluşabilmektedir. Bu ağrısının özelliği ise yürüyüşü bırakmanız esnasında azalma ve kendiliğinde kaybolması da söz konusudur.
- Bazı durumlarda ise bazen sol omuz, sol kolun iç kısmı, boyun veya alt çene ve sırttaki kürek kemiklerinin arasında ağrı yayılabilmekte ya da öncelik olarak bu bölgede hissedilebilmektedir. Bunun sebebi ise, kalp damarınızda yavaş yavaş oluşmakta olan daralmadır. En kısa süre içerisinde hekime başvurulmasıyla birlikte uygun olan tedavinin başlaması önem taşımaktadır.
Ani Ölüm:
- Beklenilmedik bir şekilde şikayetlerin başlaması sonucunda 1 saat içerisinde gerçekleşmekte olan ölüm olarak tanımlanmaktadır. Tüm ölümlerin yaklaşık olarak %12’si ani ölüm olarak gerçekleşmektedir. Ani ölümlerin yarısı da kalp ve damar rahatsızlıklarına bağlı sebeplerden dolayı meydana gelmektedir. Özellikle de kalp krizinin payı da oldukça yüksektir. Kalp krizi ile sonuçlanmakta olan hastalığın belirtileri başından birden başlayarak göğüste baskı, yanma, ağırlık ve sıkıntı hissiyatı gelmektedir. Sonrasında bunlarla birlikte soğuk terleme, bulantı ve kusma da eşlik etmektedir. Maalesef ki, bu hastaların pek çoğu hastaneye ulaşmadan öncesinde hayatını kaybetmektedir. Ani ölüm dışında, koroner kalp rahatsızlıkları tüm gelişmekte olan ülkelerde olmasıyla birlikte ülkemizde de ölüm nedenleri içinde ilk sıralarda yerini almaktadır.
Kalp Hastalıklarının Risk Faktörleri Nelerdir
Kalp damar hastalıkları rastlantısal bir şekilde oluşmamaktadır. Bazı risk faktörleri sonucunda meydana gelmektedir. Bu risk faktörlerinin kontrolü sağlanmaması durumunda herhangi bir inceleme normal çıksa bile kalp krizi riski ortadan kalkmamaktadır.
Tansiyon Nedir
Tansiyon (kan basıncı) kanın atardamar duvarına yapmış olduğu basınç olarak adlandırılmaktadır. Tansiyon hastalığı, yaklaşık olarak %95’i genetiktir. Fakat hasta, genetik olarak eğilimli doğduğu bu hastalığın başlangıç sürecini belirleyebilmektedir. Yaşam tarzına bağlı olmasıyla birlikte bu süreci erteleyebilmekte veya tam tersi öne alabilmektedir.
Tansiyon, damarlardaki kanın “hızlı ve şiddetli” akması anlamına gelmektedir. Bu hızlı akmakta olan kan; beyin, böbrek ve kalp gibi organları besleme esnasında hasar oluşmasına neden olmaktadır. Zamanla birden meydana gelen felç, kalp krizi ve böbrek yetersizliği şeklinde çeşitli organ hasarlarına sebep olabilmektedir.
Kan Basıncı İki Değer İle İfade Edilmekte
- Büyük ya da sistolik tansiyon kanın aort damarına ilk atılması esnasındaki basınçtır.
- Küçük ya da diastolik tansiyon ise kan vücuda dağılmasından sonra damar duvarında yaratmış olduğu basıncı ifade etmektedir.
Normal Tansiyon Kaç Olmalıdır
Büyük tansiyonun 120 mmHg ve altı, küçük tansiyonun ise 80 mmHg ve altındaki değerleri normal kan basıncı olarak tanımlanmaktadır. Fakat yaş ile birlikte atardamardaki sertlik artış göstermekte ve kanın akış hızının hızlanmasına neden olmaktadır. Sonuç olarak tansiyonun yükselmesiyle birlikte hipertansiyon meydana gelmektedir.
Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon) Nedir
Kan basıncının 140 / 90 mmHg ve üzerinde olması durumunda Hipertansiyon anlamına gelmektedir.
Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir
- Hipertansiyon ne yazık ki sık sık belirtisiz bir şekilde seyretmektedir. Bu sebeple de sessiz katil olarak da tanımlanmaktadır.
- Bazı insanlarda ise özellikle de ensede daha belirgin bir şekilde hissedilmekte olan baş ağrısı, burun kanaması, nefes darlığı ya da çarpıntı gibi belirtilere neden olabilmektedir.
- Uzun yıllar boyunca belirti olmadan seyretmekte olan tansiyonun yüksek olması inme, kalp krizi, kalp yetersizliği gibi ciddi sağlık problemlerine neden olabilmektedir.
- Yaş ile birlikte herkesin kan basıncında yükselme olabilmektedir. Bu nedenle de en doğru yaklaşım ise 40 yaş ve üzerindeki kişilerin yıl içerisinde en az bir kez tansiyon ölçtürmeleri gerekmektedir.
Düşük Tansiyon (Hipotansiyon) Nedir
Hipotansiyon ya da düşük tansiyon ise kan basınç değerinin büyük için 90 mmHg, küçük tansiyon için ise 60 mmHg altında olması gerekmektedir. Hipotansiyon nedenleri basit bir susuzluktan ciddi dahili ya da cerrahi rahatsızlıklar gibi geniş bir yelpaze oluşturmaktadır. Genç yaş grubunda, özellikle de menopoz döneminden önce kadınlarda herhangi bir rahatsızlığa bağlı olmaksızın da düşük tansiyon bulunabilmektedir.
Düşük Tansiyon Belirtileri Nelerdir
Genellikle şikayete neden olan bir durum olarak da kabul edilmesiyle birlikte bazı insanlarda göz kararması, halsizlik, baygınlık gibi belirtilere neden olabilmektedir. Düşük tansiyonun tedavi yöntemi ise eksik olan sıvının tüketilmesi sağlanmasıdır. Ekstra olarak altta yatan sebeplerin saptanması ve tedavi edilmesi de gerekmektedir.
Yüksek Tansiyon Kalbe Nasıl Zarar Vermekte
Yüksek basınca maruz kalınmasıyla birlikte damar duvarı hasara uğramakta ve kandaki yağ partiküllerinin damar yüzerine sıvanmasına ve birikmesine neden olmaktadır. Zamanla bu birikimin kalp damarlarında darlığa ya da ani olarak tıkanmaya neden olabilmektedir. Vücudun motorunun kalp olduğu düşünülmesiyle birlikte yüksek tansiyonun bu motoru sürekli olarak yüksek devirde çalıştırmaya çalıştığı anlamına gelmekte ve bu durum da uzun vadede kalbin hasar görmesine neden olmaktadır.
Hipertansiyon Aynı Zamanda;
- Damar içindeki yüzeylerde genişlemeyi azaltmakta,
- Hücrelerde yağ birikmesini kolaylaştırmakta,
- Kandaki akışkanlığı bozmakta,
- Kireçlenmeyi arttırmakta,
- İstenmeyen hücre ve pıhtı birikimin kolaylaştırmayı sağlamaktadır.
Yüksek tansiyon vücutta bu gibi değişimlere sebep olsa da, tansiyon rahatsızlıklarının %50’si bu şekilde bir rahatsızlığın olduğunu bilmemektedir. Çünkü yüksek tansiyon bu hastalarda şikayete sebep olmamaktadır.
Tansiyon Nasıl Düşürülür
Yüksek tansiyonun oluşturabileceği kalp rahatsızlıkları gibi risk durumlarını da ortadan kaldırabilmek açısından yüksek tansiyonun istenilmekte olan düzeyde çekilmesi gerekmektedir. Tansiyonu istemekte olan düzeylere çekmek ve hekimin işbirliğiyle gerçekleştirilebilmektedir.
Büyük tansiyonu 120 ila 150, küçük tansiyonu ise 80-90 arasında seyretmekte olan kişilerin öncelik olarak yaşam tarzlarında değişimlerin gerçekleştirilmesi önerilmektedir. Tansiyonu 2 ila 3 kez 160 mmHg üzerine çıkan hastaların doğrudan tansiyon ilacına başlanılmaktadır. Fakat bu hastaların yaşam tarzında değişimlerin mutlaka benimsenmesi gerekmektedir.
Kilo verme, yaşam tarzındaki değişimlerde oldukça önemli etkenlerden biridir. Verilen her 10 kilo başına büyük tansiyonda yaklaşık olarak 20mmHg’lık bir düşüş sağlanma olasılığı bulunmaktadır. Meyve ve sebze ağırlıklı beslenmeyle 8 mmHg, tuz tüketiminde kısıtlama ve fiziksel aktivite düzeyinde artış gösterilmesi de 8’er mmHg’lık düşüş sağlayabilmektedir.
Yine alkol tüketiminin kısıtlanmasıyla birlikte 5 mmHg’lık bir düşüş sağlanabilmektedir. Tansiyon ilacına başlanılmasıyla birlikte bu ilacın ömür boyu kullanımı sağlanması gerekmektedir. Yapılan bilimsel araştırmalara göre, tedaviyle büyük ve küçük basınçları 12 ila6 mm Hg düşüş sağlandığında inme riskinin %38, koroner olaylarında ise %16 oranında azaltılması mümkün olmaktadır.
Sigara Kalbe Zarar Vermekte
Sadece akciğerlerimize olmamasıyla birlikte kalbimize de büyük oranda zarar vermektedir. Sigara kandaki pıhtılaşma faktörlerinin harekete geçmesini sağlamaktadır. Kalp hızını ve tansiyonun artmasını sağlamaktadır. Kalp damarlarındaki yağda zengin made baloncularının patlama sürecini başlatmaktadır. Vücudun bu kadar olumsuz derecede etkilenmesine neden olan sigara tüketimi miktarı, kalp krizi geçirme riskiyle de doğrudan bir şekilde ilişkilidir. Kalp hastalığı geçirme açısından sigara tüketenler, tüketmeyenlere göre 3 kat daha risk altında bulunmaktadır. Pasif içici olmak da aynı sonuca neden olabilmekte, kalp krizi geçirme ve kalp krizinden ölme riskinin bir buçuk kat artış sağlamaktadır. Sigaranın bırakılması ise oldukça avantaj sağlamaktadır. Sigaranın bırakılmasından yaklaşık bir yıl sonrasında kalp damar hastalığından ölüm riski yaklaşık olarak %50 oranında azalma görülmektedir. 5 yıl sonrasında ise bu risk durumu sigara açısından sıfırlanmaktadır. Sigarayı bırakmak için hekiminize başvurmanızı tavsiye ederiz.