Çarpıntının Kalp Dışındaki Nedenleri Nelerdir

çarpıntının kalp dışındaki nedenleri nelerdir
çarpıntının kalp dışındaki nedenleri nelerdir

Kalp, yaşam boyunca çarparak vücut açısından gerekli olan oksijen ve besin açısından zengin kanı organlara ve dokulara ulaştırmakta olan organlardır. Devamlı olarak gerçekleşmekte olan bu durum kişinin rahatsız etmemektedir. Diğer bir deyişle ise kişinin çoğunlukla kalbinin attığını hissetmemektedir. Fakat farklı sebeplerden kaynaklı kalp ritminin yüksek hızda artmasına sebep olabilmektedir. Peki, çarpıntının kalp dışındaki nedenleri nelerdir? 

Çarpıntı Neden Olur

Toplumda yaygın bir şekilde görülmekte olan çarpıntı her zaman ciddi hastalık belirtisi olmamasıyla birlikte olağan dışı bu hissiyat kişinin endişelenmesine neden olabilmektedir. Bu endişeden kaynaklı çarpıntı süresi daha da uzun süre devam edebilmektedir. Ayrıca psikolojik sebepler de çarpıntıya sebep olabilmektedir.

Çarpıntı şikayeti için kardiyoloji bölümüne başvuran hastaların yüzde 10 ila 35’i ilk sırada yer almaktadır. Genel olarak altta yatan nedenleri önemli olmamasıyla birlikte çok nadir olarak yaşamı tehdit etmekte olan ritim bozukluğundan kaynaklı ortaya çıkabilmektedir. Çarpıntı şikayeti ile birlikte acil servise başvurmakta olan hastaların yüzde 45 ila 50’sinde bu şikayetlerin altında kalp rahatsızlığı tespit edilmesiyle birlikte polikliniklerde bu oran yüzde 30’lara düşmektedir. Çarpıntının kalp haricindeki sebeplerini ise aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.

Psikolojik sebepler: Kalp çarpıntısı sinirsel olduğu zamanlarda, çarpıntısı olan kişinin fenalık geçiriyormuş hissiyatına kapılmaktadır ve kendini derin derin nefes alma ihtiyacında hissedebilmektedir. Bu duygulara endişe eşlik etmektedir. Bu ruh hali ve çarpıntılar bazen tüm gün boyunca devamlılığı gösterebilmektedir. Beyin fiziksel stresle psikolojik stres farkını ayırt etmemesinden dolayı kişinin yaşamış olduğu stres kalbe yansımaktadır. Vücudu fiziksel bir tehlike için hazırlamakta ve beyin kalp atışında hızlanmaklar gerçekleşmektedir. Ev ya da iş ile ilgili sorunların kişilerde kalp çarpıntısı olarak geri dönüş sağlaması bu nedenden kaynaklıdır. Stresi sadece problemlerin canınızı sıkması anlamında düşünmeyin. Ani korku, kaygı, şaşkınlık gibi durumlarda vücutta adrenalin hormonunun salgılanmasıyla birlikte kalp atışlarının hızlanmasına sebep olmaktadır. Panik atak problemi olan kişilerin genel olarak çarpıntı şikayeti görülmektedir. Panik atak hastaları çoğunlukla kalp rahatsızı olduğunu düşünerek hastaneye başvuru yapmaktadır.

Fiziksel aktivite

Aşırı derecede güç uygulaması gerektiren spor aktiviteleri sonrasında kalp çarpıntısı normaldir. Ağır spor egzersizleri de çarpıntıya sebep olabilmektedir.

İlaçlar ve ateş

Alerji, grip, tansiyon, astım, diyet ya da kalp ilaçlarıyla birlikte bazı bitkisel takviye ürünlerinin kullanımı da kalp çarpıntısına neden olabilmektedir. Herhangi bir sebebe bağlı oluşmakta olan ateş de kalp hızında artışa neden olabilmektedir.

Kafein ve nikotin

Çay, kahve, kola gibi kafein içeriğine sahip olan içecekler, sigara ya da enerji içeceklerinin fazla tüketilmesi sonucunda da çarpıntı meydana gelebilmektedir. Özellikle de enerji içecekleri kesinlikle alkolle birlikte tüketilmemesine dikkat edilmelidir. Aksi halde ciddi problemlere neden olacaktır.

Tiroid bezinin fazla çalışması ve büyümesi

Hipertiroidi veya zehirli guatr olarak denilen bu rahatsızlıkta tiroit adlı organ tiroit hormonu çok fazla üretim sağlar. Sonuç olarak sinirlilik, konsantrasyon bozukluğu, kilo kaybı, terleme ve kalp çarpıntısı problemlerinin yaşanması görülmektedir.

Kansızlık

Kansızlık problemi olan kişilerde kırmızı kan hücreleri sağlıksızdır ve dokulara yeterli miktarda oksijen taşımamaktadır. Bunun üzerine kalp, dokulara daha fazla kırmızı kan hücresi pompalaması için hızlanmaya başlar. Kalp üzerindeki bu baskı çarpıntı ile birlikte sonuçlanmaktadır.

Kanda şeker seviyesinde düşülmesi

Kan şekerinin düşmesi esnasında, kişilerde belirli bir süre çarpıntı hissiyatı oluşabilmektedir. Terleme, solukluk, titreme gibi diğer belirtilerin şiddetine bağlı olarak yapılan tedaviyle birlikte kan şekerinin ayarlanması, belirtilerin giderilmesini sağlayacaktır.

Hamilelik

Hamilelik esnasında görülen çarpıntılar normaldir. Doğum sonrasında genel olarak bu şikayetler son bulur. Hormon değişimleri sebebiyle sadece hamilelik döneminde değil, menopoz ya da regli döneminde de çarpıntı görülmesi söz konusu olabilmektedir.

Ritim bozukluğu

Ritim bozukluğu da kalpte çarpıntıya sebep olur. Normal şartlar altında her dakika 60 ila 100 kez atmakta olan kalbimiz fiziksel aktivite ya da heyecan halinde dakika içerisinde atım sayısı 150’ye kadar ulaşabilmektedir. Oldukça ritmik bir çalışma göstermekte olan kalp, çeşitli nedenlere bu düzenin kaybolması bu durum aritmi, yani ritim bozukluğu olarak adlandırılmaktadır. Genel olarak koroner kalp rahatsızlığı, patolojik kalp kapakları ya da kalp yetmezliği gibi kalbin fizyolojik çalışmaması durumunda artimiler sık sık gerçekleşmektedir. Bununla birlikte tek başına aritminin görülmesi kalp rahatsızlıklarına işaret etmemektedir. Gün içerisindeki yaşantısında pek çok kişide sağlıklı kişilerde de aritmiler oluşabilmektedir.

Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir

Günümüzde kalp ritim bozukluğunun en önemli kısımları için ilaç tedavisi yeterli olabilmesiyle birlikte nadir bir şekilde görülmekte olan bazı kötü huylu ritim bozuklukları için ablasyon ve kalp pili kullanılmaktadır. Peki, ritim bozukluğu yaşayan hastalar nelere dikkat etmeli? Öncelik olarak diyet tedavisi oldukça önem taşımaktadır. Çay, kahve, sigara gibi bazı maddelerin kullanımı kalbin elektrik sistemi açısından uyarıcı özellik taşımasından dolayı ritim bozukluklarının tetiklenmesine sebep olmaktadır. Bazen kalp ilaçları, tansiyon ilaçları ve göz tansiyonu gibi ilaçlar da kalbin yavaşlamasına sebep olabilmektedir.

Bazen bir ritim bozukluğunun tedavisi için verilen ilaçlar da farklı ritim bozukluğuna sebep olabilmektedir. Genellikle kalp sağlığının koruyucu önlemler ritim bozukluklarından korunabilmek için de geçerli olmaktadır. Stres yönetimi, ideal kilo, düzenli egzersiz, hayvansal ve trans yağlardan uzak bir diyet programının uygulanması, tuz alımının azaltılması, sigara içilmemesi, alkol tüketilmemesi ya da hiç alınmaması önlem alınabilmesi açısından oldukça önemlidir. Aynı zamanda ritim bozukluğu olan hastalarda antibiyotik kullanımına da dikkat edilmesi gerekmektedir. Çünkü bazı antibiyotikler potansiyel ritim bozukluğu olarak değerlendirilmektedir.